CEYLAN YAVRUSU

(Emekli Öğretmen Veli KARACA'nın "Çarıklı Bilge ve Oğlu" kitabından alınmıştır.)

1935 yılı yaz mevsimi, Yenişarbademli halkı arasında bir ceylan yavrusu yaşamaktadır. Bunun bakımını ve korumasını Bademli halkı ile beraber jandarma onbaşısı üstlenmişti.

Onbaşı ona süt ve şeker verirdi. O çocukları çok sever, bazen okul çocukları arasında dolaşır, çocukların verdiği mısır kavurmasını, meyve hoşaflarını severek yer,içerdi. Çocuklar koşunca o da koşar, çocuklar zıpladıkça o da zıplardı.

Bunların yaşadığı yer Dedegül Dağının orman bölgesindeki Bavralı Deredir. Bu ceylan yavrusunu Bavralı Dereden Bademli’ye nasıl gelmişti? Hikâyesi şöyle;

Bu yıllarda Gancar karısı Fatma Bademli’nin sığırtmacıdır. Bavralı Derede sığırları otlatırken anası ile beraber bu yavruya rastlar. Yavru yeni yürümeye başlamıştır. Yürümede anasına uyum sağlayamayan bu yavruyu kucağına alır. Köy dönüşü oradan ayrılırken ana ceylan yavrusunu bir müddet takip eder. Bu takip Ağıllaca mevkisine kadar sürer. Yavru ceylan sığırtmacın kucağında Bademli’ye doğru yönelince ana ceylan da Bavralı Dereye geri döner.

Olaydan haberdar olan Jandarma onbaşısı yavruya el koyarak bakımını ve korunmasını üstlenir.

Birkaç sene sonra onbaşının tayini başka yere çıktı. Bademli’nin ceylânı da onunla beraber gitti. Bir daha vatanından, anasından ve Bademli halkından ayrı düşen ceylanımızdan haber alınamadı.